Edebiyat
Servet-i Fünun Edebiyatı (Edebiyat)
- Edebiyat tarihimizde sanatçıların bir araya gelerek oluşturduğu ilk topluluktur.
- Sanat sanat içindir ilkesine bağlıdırlar.
- Cümlenin dize ya da beyitte tamamlanması kuralını yıktılar. Böylece beyitin cümle üzerindeki egemenliğine son verdiler.
- Aruz ölçüsünü kullandılar.
- Onlar, “Her şey şiirin konusu olabilir” görüşünü benimsediler.Fakat dönemin siyasi baskıları nedeniyle aşk, ölüm, doğa, yalnızlık gibi bireysel konulara değinmişlerdir.
- Şiirde ilk defa bu dönemde konu bütünlüğü sağlanmıştır.
- Sanatlı bir üslup kaygısıyla oldukça ağır ve süslü bir dil kullanılmıştır.
- Şiirde anlamın ve sesin uyumlu olmasına özen gösterilmiştir.
- Batı edebiyatından alınmış nazım şekilleri kullanılmıştır. (Fransızlardan sone, İtalyanlardan terza rima, serbest müstezat)
- Şiirde olduğu gibi romanda da sosyal konulardan uzak durdular.
- Şiirde parnasizm ve sembolizm akımları etkilidir.
- Romanda ise romantizmin etkileri görülmekle birlikte genel olarak realizme bağlıdırlar.
- Kafiye kulak içindir, görüşünü savunmuşlardır.
- Hikaye ve Romanda başarılı örnekler verilirken, Tiyatro da gerilime görülmüştür.
- Yazarlar daha çok yaşadıkları ortamı anlatma yoluna gittikleri için konular İstanbul’ un çeşitli kesimlerinden alınır.
- Betimlemeler gözleme dayalıdır ve nesneldir.
- Bu dönem sanatçıları devrin siyasal baskıları nedeniyle gazetecilik tiyatro gibi alanlara pek fazla eğilmemişlerdir.
- Bu dönem sanatçıları toplumdan kopuktur. Oluşturulan edebiyata bu nedenle salon edebiyatı adı verilir.
Temsilcileri : Tevfik Fikret, Cenap Şahabettn, Halid Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın
Servet-i Fünun Edebiyatı 1895 yılının sonlarında Recaizade Mahmut Ekrem’ in teşvik ve aracılığıyla Servet-i Fünun dergisinin baş yazarlığına öğrencisi Tevfik Fikret’ i getirmesiyle başlar.
Servet-i Fünun Temsilcilerinin Genel Olarak Eleştirildiği Noktalar
- İçerik : Fransız edebiyatını taklid eden Servet-i Fünuncular kopya sayılacak eserler verdikleri için eleştirilmiştir.
- Dil : Dil alanında da Fransızcanın etkisinde kalınmış Fransızca cümle yapısından bazı özellikleri Türkçe’ ye katmışlardır.
- Söz Varlığı : Fransızca’ da karşılaştıkları imgeleri dilimize Arapça ve Farsça sözcükler aracılığıyla ve tamlamalar biçiminde aktarılmışlardır.
- Kullanılan dili Havas(seçkin) Avam(halk) olarak ayırmaları eleştirilmiştir.
- Hüseyin Cahit Yalçın bu tartışmaların en ateşli savunucusudur.
Servet-i Fünun Sanatçılarının eserlerindeki karamsarlık ve içe kapanıklığın nedenleri
- Devletin içinde bulunduğu kötü durum.
- Padişah tarafından başlatılan yasak.
- Siyasi ve sosyal olaylar.
- Anlaşılamama ve yalnızlık duygusu
Türk edebiyatında parnaiszm : Parnaiszm, edebiyatımıza Servet-i Fünun döneminde girdi. Bu akımı ilk tanıtan ve temsil eden sanatçımız Cenap Şahabettindir. Bu sanatçı daha sonra sembolist bir çizgiye kaymıştır.
Servet- Fünun Edebiyatında Öğretici Metinler
1-) Edebi Tenkit :
- Servet-i Fünun topluluğu hem sanat anlayışları hem de hayata bakış açıları nedeniyle eleştirilere maruz kalmışlardır.
- Edebi tenkitlerde ele alınan konular genellikle eski yeni kavramlarına dayanır. Fakat Servet-i Fünuncular kendilerinden önceki bu anlayışı kusurlu sayacak yeni bir tenkit anlayışı getirmişlerdir.
- Kendikerine yapılan eleştirilere karşılık verme
- Edebiyat ve sanat anlayışlarını açıklama
- Batı edebiyatındaki edebi akımlar hakkında bilgi verme.
- Temsilcileri : En etkili ismi Hüseyin Cahit Yalçın’ dır. (Fransız ihtilalini konu alan edebiyat ve hukuk adlı çeviri makalesi Servet-i Fünun dergisinin kapanmasına neden olmuştur.
2-) Gezi Yazısı :
- Sansürün yaygın olduğu bu dönemde seyahat özgürlüğüde kısıtlanmıştır. Bu nedenle bu dönemde gezi yazısı türü pek gelişmemiştir.
- Mekan olarak doğu ve batı karşımıza çıkmaktadır. Servet-i Fünuncular görevli veya sürgün olarak gittikleri doğuya ya da merak ettikleri ve okurlarına tanıtmak için gittikleri batıyı anlatmışlardır.
- Kullanılan dil şiire göre daha sadedir.
- Verrilen Eserler : Ahmet İhsan Tokgöz – Avrupada Ne Gördüm ? , Cenap Şahabettin – Haç yolunda – Avruoa Mektupları
3-) Anı :
- Halid Ziya Uşaklıgil anı türünde edebi nitelik taşıyan ilk eserleri yazmıştır. ( 40 Yıl – Saray ve Ötesi – Bir Acı Hikaye)
- Hüseyin Cahit Yalçın edebi hayatıyla ilgili anılarını edebi hatıralar isimli kitabında toplamıştır.
Servet-i Fünun Dönemi Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler
Servet-i Fünun Şiiri :
- Sanat için sanat ilkesi benimsenmiştir.
- Sembolizm ve parnasizmin etkisinde kalmışlardır.
- Siyasal ortamında etkisiyle toplumsal konular ele alınmamıştır.
- En çok işlenen konular günlük yaşam aşk, doğa görüntüleri karamsarlık düş kırıklıkları ve ölümdür.
- Nazım nesne yaklaştırılmıştır.
- Konu birliğine ve bütün güzelliğine önem verilmiştir.
- Şiirde musikiye önem verilmiştir. (Sembolizmin etkisi) Konu ile vezin arasındaki ahenk ilgisidir.
- Şiirde çevre betimlemelerine ağırlık verilmiştir.
- Ancak bunlar nesnel değil özneldir. Şair dış dünyayı nasıl algıladıysa öyle betimlemiştir.
- Yalnızca Tevfik Fikret toplum için sanat ilkesine bağlı sosyal içerikli şiirler yazmıştır.
- Nazım Birimi : Beyit kullanılmıştır.
- Ölçü : Aruz ölçüsü kullanılmıştır. Yalnızca Tevfik Fikret çocuk şiirlerinde (Şermin) hece ölçüsü kullanmıştır.
- Uyak Türü : Kafiye kulak içindir.
- Dil ve Üslup : Dil son derece ağır ve süslüdür. Dile Arapça, Farsça ve Fransızcadan yeni sözcük tamlama ve terkipler aktarmışlardır. Dile o güne kadar hiç duyulmamış ve kendi uydurdukları tamlamalar ekleyerek anlaşılması çok güç yapay bir şiir dili yaratmışlardır.
- Divan edebiyatı nazım şekilleri tamamen terk edilmiştir. Batı edebiyatını sone terzarima biçimleri ile serbest müstezat ve karma nazım biçimleri kullanılmıştır. Mensuz şiir örneklerine ilk kez bu dönemde rastlanmaktadır.
- Mensur şiirin ilk temsilcisi Halid Ziya Uşaklıgil dir.
Mensur Şiirin Özellikleri
- Duygu ve hayallerin düz yazı biçimiyle şiirsel bir üslupla anlatılmasıdır.
- Bu yazılarda iç ahenk önemlidir.
- Servet-i Fünuncular tarafından kullanılan mensur şiir fazla yaygınlaşmamıştır.
- Mensur şiirler başlıkları olan bağımsız kısa ve yoğun yazılardır.
- Tasvir ve çözümlemelere önem verildiği için uzun cümleler tercih edilmiştir.
- Türk edebiyatındaki en önemli temsilcisi Halid Ziya Uşaklıgil dir.
Servet-i Fünun Döneminde Hikaye
- Romanda olduğu gibi hikaye türünde de realizim ve naturalizmde etkilenme vardır.
- Aşk kıskançlık, yalnızlık, ölüm, hayal kırıklığı gibi bireysel konulara ağırlık verilir.
- Romanlara göre daha sade bir dille yazılmıştır.
- Maupassant tarzı olay öyküleri yazılmıştır.
- Tanzimat hikayelerine göre edebi ve teknik yönü daha güçlü hikayeler yazılmıştır.
- Olaylar romandaki gibi yalnızca İstanbul’ da değil Anadolu’ nun çeşitli yerlerinde de gerçekleşir.
- Dönemin en önemli hikaye yazarı Halid Ziya Uşaklıgil dir.
- Mehmet Rauf, Ahmet Hikmet Müftüoğlu ve Hüseyin Cahit Yalçın’ da hikaye türünün başarılı sanatçılarıdır.
Servet-i Fünun Topluluğuna Katılmayan (Bağımsız) Sanatçılar
Hüseyin Rahmi Gürpınar :
- Servet-i Fünuncuların çağdaşı olmasına rağmen bu topluluğa katılmamıştır. Hüseyin Rahmi, Ahmet Mithat’ ın popüler roman çığlığını tek başına devam ettiren kişidir.
- Sokak insanını romana katan ilk yazardır.
- Realizm ve natüralizm akımlarından etkilenmiştir.
- Güçlü bir gözlem ve gerçeklik hakimdir.
- İnsanları hem kalıtımdan gelen özellikleri hemde çevresel koşullarıyla ele almıştır.
- Eserlerinde her türlü çevreden insan vardır.
- Kişilerin körü körüne inanışları, törelerin neden olduğu komik durumları, cinayetleri, aşkları, eleştirici bir yaklaşımla ele alır.
- Tanzimat ve Servet-i Fünun romanlarındaki kapalı mekanlar, konak yaşamı, Hüseyin Rahmi’ nin romanlarında yerini sokağa, caddeye, mahalleye bırakır.
- Romanları : Şık, İffet, Mürebbiye, Şıpsevdi, Mutallaka, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Gulyabani, Sevda Resimde, Nimet Şinas
- Hikayeleri : Melek Sanmıştım Şeytanı, Kadınlar Vaizi, Namuslar Aşkın Meselesi, Gönül Ticareti
- Oyunları : Hazan Bülbülü, İki Damla Yaş, Gülbahar Hanım
Ahmet Rasim :
- Daha çok fıkra ve makale türlerinde eser vermiştir.
- Bu eserlerinde İstanbul insanının kültürünü ve yaşayışını anlatmıştır.
- Romanlarında ve öğretici yazılarında Ahmet Mithat’ ı, şiirlerinde ise Muallim Naci’ yi örnek almıştır.
- Dönemin tüm edebiyat ve siyasi tartışmalarından uzak kalmıştır.
- Romanları dil ve üslup bakımından zayıftır.
- Ağır bir dili vardır.
- Anıları, fıkraları, biyografileri, mektupları : Gülüp ağladıkları, Eşkal-i Zaman, Şehir Mektupları, Gecelerim, Ramazan Sohbetleri, Edip, Romanya Mektupları
- Roman ve Hikayeleri : İlk sevgilim, Afife, Güzel Eleni
Mehmet Akif Ersoy (1873 – 1936) :
- İstiklal Marşının yazarıdır.
- Tanzimat ve Servet-i Fünun döneminde yaşamış ancak hiç birine katılmamıştır.
- Siyasi ve edebi anlayışı bakımından ümmetçilik akımının etkisindedir.
- Toplum için sanat anlayışına sahiptir.
- Aruzu çok başarılı bir şekilde kullanmıştır.
- Şiirlerinde hayatın gerçek ve acımasız yönlerini gözlem önüne serer.
- İstanbul’ da ki fakirliği insanların geçim dertlerini çaresizliğini üzüntüsünü anlatır.
- Şiirlerine konu olan olaylar ve insanlar gerçektir.
- Görüp şahit olduğu olayları, kişileri bütün gerçekliği ile anlatır.
- Tevfik Fikret’ in başlattığı manzum hikaye türünün , en başarılı örneklerini vermiştir.
- Şiirlerinde konuşma diline yakın akıcı ve etkileyici bir dil kullanmıştır.
- Din ve maneviyat şiirlerindeki en önemli kavramlardır.
- İslam ülkelerinin fikirde, siyasette ve eylemde birleşmeleri gerektiğini savunmuştur.
- Milli mücadele yıllarında İstiklal Marşını yazmıştır. İstiklal marşı 12 Mart 1921′ de TBMM’ de kabul edilmiştir.
- Şiirlerini 7 bölüm halinde sınıflandırmış bunların tümünü Safahat adlı eserinde birleştirmiştir.